1 Ekim 2015 Perşembe

Oyuncak Paylaşamama Sorunu Üzerine

Anadolu Pedagojisi email grubundaki bir soruda, 3 yaşını biraz geçmiş olan bir çocuğun oyuncaklarını paylaşmaması sorununa değinilmişti. Bu soruya dair paylaştıklarımı buraya da aktarmak istedim...

Bir eğitim sırasında Adem Hoca'nın "Çocuklar, güven duymadığı için paylaşamaz." dediğini hatırlıyorum. Çocuk, eşyaları ve oyuncakları ile kendini güven içinde hissettiği ve kendisine ait olan bir alanda hakimiyetin yalnızca onda olduğundan emin olduğu bir ortamda, rahatlıkla paylaşabilir. 

Alan kavramı gelişmemiş olan bir çocuk için başka bir kişinin elindeki bir oyuncak, istediği zaman alabileceği bir şeydir. Çünkü o kişinin alanını tanımıyor çocuk. Ve aldığı şeyi de artık onun elinde olduğu için kendine ait diye yorumluyor. 

Aynı çocuk, alan kavramı gelişmediği için, karşısındaki kişinin de aynı şeyi yapacağını düşünür. Yani ona ait bir oyuncağı birisi aldığı zaman, artık o kişiye ait olduğunu ve tamamen yitirdiğini zanneder. Başka birinin eline geçtiği anda artık ona ait olduğu zannına kapılır. Bu yüzden asla vermek istemez. 

Bir bireyin alanı, görünmez, farazi bir çizgi ile belirlenir. Biz bunu karşımızdaki kişi ile ilişkilerimizi ve davranışlarımızı şekillendirirken hissederiz ve hissettiririz. 

Mesela Ali'nin elindeki oyuncağı Mehmet almaya çalıştığı ve Ali de vermek istemediği bir sırada yanlarına gidebilirsiniz. Onlarla aynı boy hizasına inerek ve önce Ali ile göz göze gelerek "Ali, sanırım bu senin araban, değil mi? Bu araba sana ait, değil mi?" diyerek, Ali'ye ait olanı teyit edebilirsiniz. Burada aslında Ali'nin farazi alanını oluşturuyorsunuz. Böylece Ali, kendini güvende hissetmeye başlayacak. 

Sonra Mehmet'e dönerek "Mehmet, bu Ali'nin arabası, ona ait. Sanırım sen de bununla oynamak istiyorsun değil mi?" diyerek, hem Ali'nin alanına saygı duyan, hem de Mehmet'in duygularına saygı duyan bir tutum edinmiş olursunuz. Sonra "Bu arabayı ödünç almak istersen, yani oynayıp geri Ali'ye vermek istersen, bunun için Ali'den izin almalısın. Buna ancak Ali izin verebilir." dediğinizde, Ali'nin alanındaki arabanın hakimiyetini Ali'ye teslim etmiş olursunuz. Bu arada çocuklara "ödünç alma" kavramını edindirmiş olursunuz. 

Burada Ali'nin ödünç vermek ile ilgili bir karar vermesini kolaylaştırmak için saati kullanabilirsiniz. Ali'ye "İstersen şimdi araban ile sen oyna. Sonra saatin uzun çubuğu buraya geldiğinde Mehmet'e ver, sonra uzun çubuk buraya geldiğinde de Mehmet geri sana versin. Ne dersin?" diyerek, ödünç almanın somut karşılığını da göstermiş olursunuz. Eğer Ali bu fikre olumlu yaklaşırsa, "İstersen saat oraya geldiğinde Mehmet sana hatırlatsın mı?" diyerek Mehmet'in o süreyi beklemesini de kolaylaştırmış olabilirsiniz. Sonra da Mehmet oynarken Ali ona hatırlatabilir saati. 

Böylece her ikisinin de emin olabileceği bir çözüm sunmuş olabilirsiniz. Bununla birlikte Ali gene de paylaşmaya yanaşmayabilir. Buna da saygı duyarak Mehmet'e "Mehmet, sanırım Ali şu anda bu oyuncağı paylaşmak istemiyor. İstersen daha sonra tekrar sorabilirsin." dediğinizde, Ali, kendi alanının ve bu alana duyulan saygının farkına varmaya başlar. Bu konuda emniyette hissettiği kadar paylaşmaya yanaşacaktır İnşallah. 

Bu arada Ali ile Mehmet arasındaki diyalog, Mehmet'in oyuncağını Ali almak istediğinde de aynı şekilde geçmeli ki, herkes hem kendi alanından, hem de diğerinin alanından emin olabilsin... 

Bir kurgu ile aktaracağım derken fazla uzadı galiba :) 

Herkese ebeveynlik yolunda kolaylıklar dilerim :)  

Hiç yorum yok: